MOTİVASYON VE AİLE FAKTÖRÜ
MOTİVASYON VE AİLE FAKTÖRÜ
Motivasyon; bireyi harekete geçiren, davranışlarına yön veren, bireyin
amacına ulaşmasını sağlayan ve içten gelen en büyük güçtür. Kısaca bir amaca
ulaşma yolundaki tüm çabaların oluşturduğu süreci motivasyon olarak ifade
edebiliriz. Her bireyin motivasyon süreci kendine özgü ve kişiseldir.
Motivasyon, başarı için şarttır ama tek başına yeterli değildir. Bir
öğrencinin elinden gelenin en iyisini yapabilmesi; amaç belirlemesine ve o amaç
doğrultusunda çalışmasına bağlıdır. Belirlediği amaca ulaşma ihtiyacı onu
başarılı olması konusunda motive edecektir. Çalışmaya başlayamamak kişide
motivasyon eksikliği olduğunu gösterir. Çünkü motivasyon kişiyi davranışa
yönlendiren istektir. Eğer davranış gerçekleşmiyorsa motivasyon eksikliği söz
konusudur.
Motivasyon Sağlamada Ebeveyn Olarak Sizden Beklenenler
Aile olarak çocuğunuzun
başarısını arttırmak yolunda
yaptığınız davranışlar ve
gösterdiğiniz tutumlar zaman zaman
amacınız dışında gelişebilir, yani
başarısını arttırmak yerine
motivasyonunu düşürebilir.
Bu nedenle;
Öncelikle sınav kaygısı üzerinde
durmak gerekir. Sınav kaygısı yaşayan genç, sınavı bir kişilik ölçümü olarak
değerlendirmektedir. Sınavda başarısız olursa etrafındaki insanların kendisini
kişilik olarak olumsuz değerlendireceğini ve ailesine karşı rezil olacağını
düşünür. Gencin kişilik özelliği de burada önemli rol oynamaktadır. Örneğin
aşırı duyarlı, kaygıları olan bireyin, öz eleştirisi, öz denetimi daha yoğun
olabilir. Buna bağlı olarak kendi kendini engelleyip, panikler üretebilir. Bu
konuda ebeveyn olarak size düşen, öncelikle çocuğunuzun sınava yeterince
hazırlanabilmesi için gerekli koşulları düzenlemektir. Bundan sonraki
göreviniz, "onu yapabileceğinin en iyisini yapması" konusunda teşvik etmek,
ancak "başarısızlığın dünyanın sonu olmadığını bir sonraki yıl tekrar
deneyebileceğini" ona hatırlatmak, gencin hedeflediği bölüme ek olarak
farklı alternatifler üzerinde de düşünmesini sağlayarak stresini azaltmaya
çalışmaktır.
Ailenin okulla ilgili yaklaşımlarında dikkatli olması ergenle kurulan ilişkide
önemli rol oynar. Örneğin, "Okul nasıldı?" gibi bir soru, ergen için çok sıkıcı
bir sorudur ve büyük bir olasılıkla oldukça kısa ve sıkıcı bir yanıtla
karşılanacaktır. Buna karşılık, gün içerisinde okulda birlikte olduğu kişiler,
arkadaş ve öğretmenleriyle ilgili birtakım sorular yönelterek okul
yaşamlarına ilişkin daha çok fikir edinebilirseniz. Kısaca, gencin kendisiyle
ilgilenildiğini hissetmesi yeterlidir.
Çocuklarınızı hiçbir zaman başkaları ile kıyaslamayınız. Çocuğunuzun kendi
özel bir yapısı, diğerlerinden farklı bir kişiliği, kapasitesi ve istekleri
olduğunu düşünün. O başkalarının yaptığını yapamayabilir, ancak sizin
çocuğunuzun da başkalarının başaramadığı birçok şeyi yapabileceğini
unutmayınız. Bu nedenle çocuklarınızı kendi istekleriniz doğrultusunda
zorlamak yerine onu tatmin edecek bir başarının onu mutlu edeceği mesajını
vermeniz daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Çocuğunuzdan beklentinizin gerçekçi olması beklentinin karşılanması
açısından çok önemlidir. Onun bireysel yeteneklerini ve farklılıklarını iyi
tanıyarak, neyi başarıp neyi başaramayacağını doğru değerlendirmeniz
beklentilerinizi belirlemede yardımcı olacaktır. Yapamayacaklarını söyleyip
yargılamak yerine yapabilecekleri konusunda teşvik etmek çocuğunuzu
cesaretlendirecektir.
Çocuğunuzun olumlu davranışlarını takdir etmeniz motivasyonunu
arttırmada etkili olacaktır. Motivasyonda teşekkür etme, takdir etme, kabul
görme, beğenme, saygı duyma gibi faktörler önemlidir. Anne babasının
kendine güvendiğini ve onu takdir ettiğini gören çocuğun kendine olan
saygısı ve güveni de artacaktır.
Kaynakça
Yavuzer, Haluk (2009), Gençleri Anlamak (İstanbul: Remzi Kitapevi)
Adres:
Adres Bulgurlu Mah. Sağlam Sokak No15 Üsküdar/ İSTANBUL
Telefon
02163355495